Çalakalem Yazılar 1 / Bitişik Ya Da Ayrı
02 TemmuzNereden başlayacağımı bilemiyorum. Yazmayalı o kadar çok şey birikti ki...
Tek bildiğim şey yazmak için can attığım. Sait Faik'in dediği gibi;
Kalemi yonttum.
Yonttuktan sonra tuttum öptüm.
Yazmasam deli olacaktım...
Mükemmel anı, mükemmel şartları, mükemmel ortamı beklemek yordu. Oturdum ve yazıyorum hepsi bu. Kendime mükemmel olmama hakkı tanıma denemelerinden olsun çalakalem yazmalarım da. Bu cümleyi yazarken bir yandan da bakıyorum çala kalem mi yazılır, çalakalem mi? Bitişik mi ayrı mı? Mükemmel olmamaya çalışırken bile mükemmel olma güdüsüne teslim olmak :) O halde bu serinin adı çalakalem yazılar olsun, bitişik ya da ayrı.
Bitişik yazılır diyordu da ben bitişik yazdıkça kırmızı ile çiziliyor altı. Göz zevkimi nasıl bozuyor anlatamam. Mükemmel olmamaya çalışan dahası kendime hata yapma hakkını tanımakla barışmaya çalışan yanıma karşı içimdeki düzeltme arzusu kıvranıyor.
Kendi üzerimde denemeler yapmaya başlayalı çok oldu. İçime döndükçe sadeleşme ihtiyacım doğdu, sadeleştikçe içime döndüm. Sadeleşmek eşyayı gözden çıkarmaktan çok daha fazlası demiştim değil mi? Asıl sadeleşme ondan sonra başlıyor.
Kabuklarından, katmanlarından sıyrılmalı insan özüne erebilmek için. Kolay değil. Lafla mümkün değil. Tarifi yok. Her bir katmanını farketmenle birlikte nasıl barışacağını, nasıl üzerine gideceğini bilmen gerekiyor. Nasıl bileceksin? O da içinde. Sana gereken her bilgi senin içinde. Cevap da sensin, soru da... Bak şimdi de başka bir kelimenin altını çizdi, hem de kırmızı ile! Tehlike alarmı hemen kurtulmalıyım. Hayır hayır böyle durmalı içimi sıkma pahasına. Üzerine gitmeden nasıl aşılır ki, kaçarak, erteleyerek, görmezden gelerek.
O kadar uzun zamandır yazmayı bekliyorum ki artık evren gözüme gözüme sokmaya başladı. Sonunda kendimi Sevgili Defne Suman'ın blogunda buluverdim. Kendimden öyle çok şey buldum ki başından kalkamadım. Tesadüf değil bilirim :) Şimdilerde elimden düşmeyen kitabı Mavi Orman'da dün gece uyumadan evvel okuduğum bir satır;
Hayatın tadını çıkarmadan yaşamamız, her an ölebileceğimiz gerçeğine gözlerimizi kapattığımızdan.
Öyle çok şey var ki yapmak istediğim, bu dünyaya ardımdan bırakmak istediğim. Fakat öylesine tezat mükemmel olmak uğruna ertelemelerim.
Durağanlığımla kavga etmeden çözemeyeceğim bu meseleyi belli. O halde içimden geldiği gibi. Tek bir kelimesini bile değiştirmeden günlük misali.
Sevgili günlük bugün ne oldu biliyor musun?
Ayların suskunluğuna son verdim.
Vaktim yeter mi, Eylül Masal uyanana kadar yetişmez ki, yetişse de istediğim gibi olmaz ki, aylardan sonra çalakalem bir yazı ile mi başlayacağım hönkürmelerinin arasında o ince çığlığı duydum.
Otur yaz.
Yazmak bir ihtiyaçsa senin için önce ihtiyacını gider.
Kendin için
ve her koşulda seninle yürüyecek olanlar tutsun elinden.
Burda mısın?
Döndüm ben.
4 yorum
Merhaba, yazınızı okurken sizinle konuşmuş gibi oldum, hatta benim hislerimi birisi yazıya dökmüş gibi. Teşekkürler, yazmaya devam edin :)
YanıtlaSilMerhaba, çok memnun oldum böyle hissettirebildiğime :) Birbirimizi takip ediyorsak mutlaka bir yol vardır aramızda.
SilSevgiyle
hoşegldiniz o zaman :) ben de yazmak isteyip isteyip o mükemmel koşulların oluşmasını bekleyenlerdenim... ama gelmiyor tabi... beklemeden şimdi yapmalı herşeyi... elinize sağlık, hep yazın...
YanıtlaSilPek hoş buldum :)
SilAh o koşullar ve koşullanmalarımız... Kervan yolda düzülür deyip beklemeden başlamak lazım.
Sevgiyle