Sadeleşmek İsteyenler İçin Rehber Kitaplar
16 MayısDaha önce minimalist yaşamak isteyenler için 3 kitap önerisinde bulunmuştum. İzlemeyenler için videoyu buraya ekliyorum.
Bu kitapların dışında iki kitaptan daha bahsedeceğim. Keyifli okumalar...
DAHA SADE BİR HAYAT
Doğan Kitap’ın Anne Baba Akademisi serisinden
çıkardığı bir kitap bu.
Kim John Payne mülteci kamplarındaki çocuklarla
çalışmış. Sonrasında ingilterede waldorf eğitim kurumlarında öğretmenlik ve
danışmanlık yapıyor. Ve burada pek çok çocukta travma sonrası stres bozukluğu
görüyor. İlginç olan şu ki bu çocuklarla mülteci kamplarındaki çocuklara
uyguladığı tedavi aynı! İyi yaşam şartları sunalım derken çocuklarımıza bunu
yapıyoruz!
1. Sadeleştirme
için ne gerekli
2. Duygusal
ateşlenme
3. Çevre
4. Ritim
5. Planlanmış
aktiviteler
6. Yetişkin
dünyasını filtrelemek
Özet olarak, neden sadeleşmeliyiz, sade yaşamayan
çocuğun yaşadığı ruhsal ve fiziksel ateşlenmeler yani aşırılıklar, aktiviteden
aktviteye koşmanın etkileri, bu yoğun temponun ve yetişkin dünyasına adapte
olmanın güçlükleri, bizim bu tempolu yaşantılarımızın çocuğu nasıl etkilediği
ve en nihayetinde biz yetişkinlerde dahil olmak üzere yavaş yaşamanın nimetleri
diyebiliriz.
Okurken altını çizdiğim bir derleme paylaşmak
istiyorum kitaptan.
Çocukları en mutlu eden şey, kendi dünyalarını keşfedecekleri oyunlar oynayabilecekleri zamana ve yere sahip olmaktır.
Reklamların söylediğinin aksine çok fazla seçenek bunaltıcı olabilir; bu da başka bir stres nedenidir.
Ailelerimizi 'çok fazla'nın dört direği -çok fazla şey, çok fazla seçenek, çok fazla bilgi ve çok fazla hız- üzerine mi kuruyoruz artık?
Şüphesiz ki ailemizin mimarları olarak, çocuklarımızın hayatlarını biraz daha yavaşlatıp daha az karmaşık bir hale getirebilir, hayatlarına biraz daha serbestlik ve güzellik katabiliriz.
Bu kitapla hamileyken tanışmıştım. O dönemler çok
etkilensem de ‘neden minimalist oldum’ videomda bahsettiğim gibi biliyorsunuz
ki eksik hissettirilmemek adına o çok alan, sürekli piyasa yoklayan anneler
kervanına katılmam çok uzun sürmedi.
Annelerden çok mesaj alıyorum bu yüzden burada da
bahsetmek istedim bu kitaptan. Yalnız şunu da belirteyim bu bir çocuk gelişimi,
çocuk eğitimi kitabı değil. Ebeveyn olmayanlar da okuyabilir ve hatta bana
kalırsa okumalı.
Kendim için de çıkarımlarda bulunduğum bir kitap bu.
O yüzden herkese tavsiye ediyorum.
Bunalan, yorulan, işlerin içinden çıkılamaz bir hal
aldığını düşünen ebeveynlere özellikle tavsiye ediyorum elbette.
Kitapta; Ev ortamını sadeleştirmek, çocukları
tüketim çılgınlığından ve reklam bombardımanından nasıl koruruz gibi pek çok
sorunuzun cevabını bulabilirsiniz. Pek çok davranış sorununun da bu hızlı yaşam
temposundan kaynaklandığını bilimsel açıklamalarıyla da okuyacaksınız.
Çocukların hayatlarını yavaşlatmak ve sadeleştirmek
isteyen fakat nereden başlayacağını bilemeyen ebeveynler için bir rehber
niteliğinde.
SADE HAYAT ÜMİT ŞİMŞEK
Bahsetmek istediğim bir diğer kitap ise akıl fikir
yayınlarından çıkan Ümit Şimşek’in Sade Hayat kitabı.
Bu sadeleşme üzerine okuduğum diğer kitaplardan
biraz farklı. Şöyle ki;
Ümit Şimşek, sadeleşmeyi bambaşka bir boyutta ele
alıyor.
Ekonominin insan hayatında bir din gibi yer edindiğinin ve bu dinin tek
amacının TÜKETİM olduğuna vurgu yapıyor.
Reklamlarla, televizyonlarla kuşatıldığımızı ve
tüketmekten başka bir şey düşünemediğimizi çarpıcı gerçeklerle, araştırmalarla
yüzümüze vuruyor.
Ömürler tükendi,
değerler tükendi,
insanlık tükendi,
çevre tükendi sözleri bu halin en kısa özeti.
Düzeni sistemi tümden ele alıyor diyebiliriz.
Sebebin de çözümün de kaynağına inmek istiyorsanız mutlaka okumalısınız.
Altını çizdiğim satırları paylaşmaya kalksam sanırım
kitabın yarısından fazlasını okurum ama birkaç bölüm yazmak istiyorum.
" Tükettiklerimizi nasıl olsa tüketiyoruz; tüketemediklerimizi de, onlar hakkındaki niyetlerimizi baki tutmak suretiyle, 'dayanıklı tüketim maddesi' olarak adlandırıyoruz. Düşünecek olursanız, bu, 'canlı ceset', 'diriltilemeyen canlı', 'ısınmamış ateş', 'kuru su' gibi apaçık tezat içeren bir kavram; ama düşünmediğimiz için böyle bir çelişkinin farkına bile varmadan tüketim fiilinin bütün uzak ve yakın, meşru ve gayrımeşru akrabalarıyla birden gül gibi geçinip gidiyoruz. Ve biliyoruz ki, ne kadar dayanıklı olursa olsun, her şey bir tüketim maddesi ve onun önünde de iki seçenekten başkası yok:
Ya tükenecek, ya tükenecek...
Bu kelime, evvelce olduğu yerden şimdi bulunduğu yere kendiliğinden geçmediği gibi, doğal bir gelişme sonucunda da gelmedi. Bu küresel değişim, 'küreselleşme' kavramının da hayatımıza girmesinden çok önce, dünyanın bütün insanlarını ve bütün lisanlarını kapsayan bir operasyonla gerçekleştirildi.
Bazı insanların ellerinde satılacak malları vardı; ancak insanlar bunları almakta isteksizdi veya imkanları kısıtlıydı. Onlar da mallarını satmak için, dünyanın geri kalan kısmını, tüketmenin iyi bir şey olduğuna inandırdılar."
Tüketici Nasıl Yetiştirilir
Batı uygarlığı, insanı reklamlarıyla tüketici yaptı. Bunun için de reklamı yeniden icad etti ve tüketim ekonomisinin en önemli dayanağı haline getirdi. Zamanla, bu sektör cazip imkanlarıyla insanların en yeteneklilerini kendisine çeken, bilim insanlarına halkın zayıf taraflarını keşfetmek ve bu noktalardan onları yakalamak için yüksek ücretlerle araştırmalar yaptıran, kitleleri tüketim yarışında hiç soluk almaksızın koşturup durmak için her gün yeni yöntemler keşfeden ve tuzaklar kuran bir muazzam sektöre dönüştü.
Bugün reklamsız bir hayat değil, bir gün bile düşünmek imkansızlaşmış olduğu için, bunun anlamını sorgulamak, onun bize ne verdiği ve bizden neyi alıp götürdüğü gibi sorular üzerinde durmuyoruz. Zaten, tüketici rolünü benimsemekle, reklamlar tarafından yönlendirilmeyi de peşin olarak kabul etmiş bulunuyoruz.
Kafeste doğanlar kafesi özler. Ama sadeliğin özgürlüğüne
kavuşabiliriz, yeniden kendimiz olabiliriz. Yeter ki isteyelim.
Gördüğünüz gibi, sadeleşme hareketi eşya atmaktan,
alışveriş yapmamaktan çok daha öte bir baş kaldırış. Öyle ki gözünü gökyüzüne,
özgürlüğüne, insanca yaşamaya dikiyorsun.
Kalın sadelikle!
Daha fazlası için YouTube kanalımı ziyaret edin.
0 yorum